Saç dökülmesi problemi yaşayanlar için hazırladığım bu içerikte tüm detaylara değinmeye çalıştım. Saçlarım neden dökülüyor sorusunu sık sık araştırma gereği duyuyorsan doğru bilgiler vermek için buradayım. Saç dökülmesinin pek çok sebebi vardır. Özellikle genetik, hormonal ve beslenme eksikliklerinden kaynaklanan sebepler ön plana çıkar. Ailede saç dökülmesi yaygın olarak görülüyorsa sen de saç dökülmesi problemini genlerinde taşıyor olabilirsin. Dihidrotestosteron hormonu, saç dökülmesine genetik yatkınlığı olan bireylerin saç köklerini küçültür. Bu da saçların incelmesine sebep olur ve dökülme başlar.
- Hormonlar ve endokrin sistem de saçlarım neden dökülüyor sorusunun en güçlü cevaplarındandır. Örnek vermek gerekirse PCOS yaşayanlar yani Polikistik Over Sendromu olanların androjen seviyeleri yükselebilir. Bu da saç dökülmesine sebep olacaktır.
- Beslenme ve vitamin eksiklikleri hafife alınmamalıdır. Özellikle demir eksikliği saç köklerine oksijen taşınmasını engeller. Bunun sonucunda da saç dökülebilir.
- Uzun süredir stres yaşıyorsanız saçlarım neden dökülüyor sorusunun cevabını uzakta aramayın. Stres saçların dökülmesini tetikler. Telogen effluvium adı verilen geçici saç dökülmesi stres kaynaklıdır. Ayrıca yoğun strese uzun süre maruz kalanlar trikotillomani) saç yolma hastalığına yakalanabilir.
- Otoimmün hastalıklar saç dökülmesine yol açmaktadır. Alopesi areata buna örnektir. Ayrıca diyabet, lupus ve bazı kronik hastalıklarda saç sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Saç Dökülmesi Problemi Herkeste Olur Mu?
Hepimizin saçı her gün dökülür bu süreç son derece normaldir. Sağlıklı bir insanın ömrü boyunca ortalama 20 kere saçı tamamen dökülür ve yerine yeni saçlar çıkar. Saçlarımızın bir büyüme döngüsü vardır:
Anajen evre: 3 ila 5 yıl sürer, doğma ve büyüme dönemidir.
Katajen evre: değişim dönemidir ve 2 ila 3 hafta sürer.
Telojen evre ise dökülme evresidir ve yaklaşık 3 ay sürer.
Her ne kadar saç dökülmesi olağan bir döngü olsa da, genellikle ‘’Saç Dökülmesi’’nden bahsettiğimizde aslında saçımızın azaldığından, seyreldiğinden yani yukarıda bahsettiğim gibi normal dökülmeden değil de olağan dışı bir durumdan bahsederiz.
Peki saçlarımız neden daha seyrek görünür veya miktarı neden azalır?
Saçlarımız doğal sürecini bitirip (yaşam süresi kadında 5 yıl-erkekte 3 yıl gibi düşünebiliriz), tekrar yerine aynı sağlıkta ve aynı yaşam süresine sahip saçlar geliyor.
Aslında sorun tam olarak burada başlıyor: dökülen yani yaşam döngüsünü doldurmuş saçlarımızın yerine daha ince ve ömrü daha kısalmış saçlar geliyor. Bunun sebebi ise bu saçların bir şekilde beslenemiyor ve yıkıma uğruyor olması.
Kadınlar açısından saç dökülmesini değerlendirmek gerekirse; saçı incelten ve saçın ömrünü kısaltan nedenlerin başında genetik miras, hormon değişim dönemleri, hormon düzensizlikleri beslenme bozuklukları, sert/şok diyetler (hızlı kilo kaybı), kansızlık, kullanılan bazı ilaçların yan etkileri, geç veya az uyku, kimyasal ve ısısal işlemlere saçın aşırı maruz kalması, stres, ateşli hastalıklar gibi sebepleri sayabiliriz. Son 2 yılda Dünya’da yaşanan Covid-19 hastalığı sonrasında da birçok kişi (kadın veya erkek) merkezimize saç terapisi için gelmiştir.
Bütün bu saç dökülme nedenlerini saydıktan sonra, saç dökülmesinin çözümlerinden de bahsetmek isterim. Trikoloji bilimi bu alanda bilimsel altyapılı çözümler sunuyor; biz de merkezimizde Pharma Hermetic Saç Kurtarma Programı kapsamında, İspanya’dan getirdiğimiz trikolojik losyonlardan faydalanıyoruz. Saç dökülmesinin kontrol altına alınmasında diğer alternatif çözümlere göre en büyük farkımız bu losyonların biyoteknolojik olarak üretilmesidir. Bu da sonuç odaklı büyük farklar yaratır, bu yüzden Avrupa ve Amerika’da trikolojik losyonlar oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır.
Saç dökülmesinin kontrolünde ve durdurulmasında fark yaratan en büyük özellik ise bu losyonların moleküler özelliğinden dolayı saç köküne inebilmesi, saçın kanla temasını sağlaması, saç kökündeki hücre miktarını olması gereken seviyeye getirmesi ve saçın daha iyi beslenebilmesi için amino asitler içermesidir. Ayrıca saçı yıkıma uğratan DHT hormonunu bloke ederek, evde veya merkezimizde kolaylıkla uygulanabilmesi, hiç bir yan etkisinin olmaması, kullanım güvenliği ve rahatlığı da diğer avantajları arasındadır